31 Aralık 2012 Pazartesi
insan-cık-lar
insanlar...
benim için ne zaman bu kadar önemli oldular. güldüklerinde, söz verdiklerinde, siktir olup gittiklerinde, yemek yaptığımızda, ıslandığımızda, kahve içtiğimizde, gittiğimde, ağladıklarında mı ?
benim için ne zaman bu kadar önemli oldular. güldüklerinde, söz verdiklerinde, siktir olup gittiklerinde, yemek yaptığımızda, ıslandığımızda, kahve içtiğimizde, gittiğimde, ağladıklarında mı ?
insanları sevmek- insanlardan nefret etmek vardı. hala her ikisi de var. belki ben en çok dürüst olanı sevdim, yalan söylemiş olanlar da vardı sevdiklerim arasında. güvendiklerimi de sevdim, güvenmek istediklerimi de, ne sevebildiğim ne de nefret edebildiğim de var. insanlar.
zaman zaman soğuk yemeklerin, koşmanın.. kimi zaman sevenin gülümsemenin. duygularıyla kontrolsüz mantıklarıyla mutsuz insanlar. bir tarafınızdan mutlaka sevdi sizi. ve bir tarafınızdan tiksindim. en çok olduğunuz gibi görünmeyen yanlarınızı seçtim.
bazen insanlar bir kelebeğin omuzunda heyecanlı, bir çiçeğin yaprağında beklerken, bir yolun ortasında çaresiz, gün batımında tek başına, kahvesiyle mutlular.
insanlar...
söylediklerimden çok, söyleyemediklerimden az insanlar. en çok kendinizi boşlukta aşağıya bırakırken güzelsiniz. çünkü o zaman anlatmaya yetmezsiniz.
duygu
zaman zaman soğuk yemeklerin, koşmanın.. kimi zaman sevenin gülümsemenin. duygularıyla kontrolsüz mantıklarıyla mutsuz insanlar. bir tarafınızdan mutlaka sevdi sizi. ve bir tarafınızdan tiksindim. en çok olduğunuz gibi görünmeyen yanlarınızı seçtim.
bazen insanlar bir kelebeğin omuzunda heyecanlı, bir çiçeğin yaprağında beklerken, bir yolun ortasında çaresiz, gün batımında tek başına, kahvesiyle mutlular.
insanlar...
söylediklerimden çok, söyleyemediklerimden az insanlar. en çok kendinizi boşlukta aşağıya bırakırken güzelsiniz. çünkü o zaman anlatmaya yetmezsiniz.
duygu
konuş-ama-mak
bazı kitaplar yazanlardan zaman zaman bahseder. bi yerlerde yer etmesini mümküm kıldım-kılıyorum-kılacağım.
en önemlisi konuşanın önemini konuşmaktı. yer etmiş. ama zamanla konuşamadığım insanları yaratmış olduğumu anladım. bunu anlamak böylesine düz ve basit değil. zor zor zor. bunu yaratan sadece ben değilim!
kimisiyle söyleşmek palavra. kimisiyle bunun ihtimalini yaratabilmek. ve yol, taşlı. belki bitiş.
en önemlisi konuşanın önemini konuşmaktı. yer etmiş. ama zamanla konuşamadığım insanları yaratmış olduğumu anladım. bunu anlamak böylesine düz ve basit değil. zor zor zor. bunu yaratan sadece ben değilim!
kimisiyle söyleşmek palavra. kimisiyle bunun ihtimalini yaratabilmek. ve yol, taşlı. belki bitiş.
hoş bir günde hoşça kal.
duygu
duygu
22 Aralık 2012 Cumartesi
-anne peki ben neden mutsuzum? dedi
aylarca en sevdiklerinizden ayrı kalmışsanız ancak o zaman... sadece anlamaya çalışabilirdiniz.
-anne peki ben neden mutsuzum? dedi
en çok annesini sevmiş olabilir belki .annesi onu duymuyordu. uzun zamandan beri o, hep bunu yapıyor, kendisiyle konuşuyordu. cıvıl cıvıldı. ama o kendisi için tam bir mutsuzdu.
*
bir gün sadece en kıymetli olan kalemini, müzik kutusunu, mor kapaklı defterini alıp gitti. uzak, çok uzak bir yerlere.anlattı sonra neler oldu. hiç ağlamak istememiş, ağlamamış. arkadaşları olmuş. çiçekler ve karınca. onları sevmiş. hem de çok. sonra en sevdikleri onlar oluverince onlardan da ayrılmak gerekirmiş. çünkü sevdikçe, üzülüp mutsuz oluyormuş.
*
başka bir şey düşüneceğine söz verdi. bi yerlerde hep en sevdikleri oluyordu o da üzülüyordu. sevdikleri olduğu için değil. hemencik ağlayası geliyordu. ama onu komik bulanlar vardı.o solan çiçekler için de üzülebilirdi. bu yüzden balık beslememeye karar verdi çünkü ölünce n'apsın bilemezdi.
şimdi uzun bir yürüyüş yapmaya karar verdi. yürürken, canı ne isterse onu yapcak. başka bir şey söylemedi çünkü 'yol yeterince uzun ve tüm kararlara yeter.' dedi
-anne peki ben neden mutsuzum? dedi
en çok annesini sevmiş olabilir belki .annesi onu duymuyordu. uzun zamandan beri o, hep bunu yapıyor, kendisiyle konuşuyordu. cıvıl cıvıldı. ama o kendisi için tam bir mutsuzdu.
*
bir gün sadece en kıymetli olan kalemini, müzik kutusunu, mor kapaklı defterini alıp gitti. uzak, çok uzak bir yerlere.anlattı sonra neler oldu. hiç ağlamak istememiş, ağlamamış. arkadaşları olmuş. çiçekler ve karınca. onları sevmiş. hem de çok. sonra en sevdikleri onlar oluverince onlardan da ayrılmak gerekirmiş. çünkü sevdikçe, üzülüp mutsuz oluyormuş.
*
başka bir şey düşüneceğine söz verdi. bi yerlerde hep en sevdikleri oluyordu o da üzülüyordu. sevdikleri olduğu için değil. hemencik ağlayası geliyordu. ama onu komik bulanlar vardı.o solan çiçekler için de üzülebilirdi. bu yüzden balık beslememeye karar verdi çünkü ölünce n'apsın bilemezdi.
şimdi uzun bir yürüyüş yapmaya karar verdi. yürürken, canı ne isterse onu yapcak. başka bir şey söylemedi çünkü 'yol yeterince uzun ve tüm kararlara yeter.' dedi
21 Aralık 2012 Cuma
çoğu zaman başladığım cümlenin nereye gideceğini bilmiyorum. öyle şeyler görüyor ki gözüm ve öyle şeyler duyuyorum ki... hangisinden çıksam yola sona varamıyorum. öyle zamanlar da bana bi şeyler oluyor! http://www.youtube.com/watch?NR=1&v=_Y5Hk4T4GzY&feature=endscreen
20 Aralık 2012 Perşembe
özledim de yazdım
zamanla sesine hasret insanlar yarattım farkında olmadan. yani öyle ki; bunun farkında bile olamadım...
*
uzun yılar gerekmez bazen çok şey için. ama bizim uzun yıllarımız da var, bahsedeceklerimiz arasında. konu lise yıllarındaki kopya tatikleri, dert bağladığımız günlerin akşamki apartman boşluğundaki balkon sohbetleri ya da 3-4 aylık yaşam iyileştirme politikaları yazmamız olabilir. şimdi daha çok özlemler sıralanıyor ardı ardına.
hayırsızın teki olduğu günlerin geçeceğini biliyordum. belki sabredebiliyor olmam da değerli kılanlardan biri. çünkü her şeye rağmen, hiç bir zaman incitmemiştik birbirimizi. ya da hatırlamayacağım kadar önemsiz kalabilmiş, kırgınlıklar bile.
hemen anlamını koyamıyorum bazı zamanların, mesela telefonu kapattıktan sonra daha iyi anlayabiliyorum. ne çok özlemişim seni.
şimdi buluşmamız planlar da olan şu soğuk günlerde, bol şans ikimiz için de.
zorla doğum günü pastası aldırabileceğim tek insan'a.
*
uzun yılar gerekmez bazen çok şey için. ama bizim uzun yıllarımız da var, bahsedeceklerimiz arasında. konu lise yıllarındaki kopya tatikleri, dert bağladığımız günlerin akşamki apartman boşluğundaki balkon sohbetleri ya da 3-4 aylık yaşam iyileştirme politikaları yazmamız olabilir. şimdi daha çok özlemler sıralanıyor ardı ardına.
hayırsızın teki olduğu günlerin geçeceğini biliyordum. belki sabredebiliyor olmam da değerli kılanlardan biri. çünkü her şeye rağmen, hiç bir zaman incitmemiştik birbirimizi. ya da hatırlamayacağım kadar önemsiz kalabilmiş, kırgınlıklar bile.
hemen anlamını koyamıyorum bazı zamanların, mesela telefonu kapattıktan sonra daha iyi anlayabiliyorum. ne çok özlemişim seni.
şimdi buluşmamız planlar da olan şu soğuk günlerde, bol şans ikimiz için de.
zorla doğum günü pastası aldırabileceğim tek insan'a.
17 Aralık 2012 Pazartesi
değnek
telefonumu bırakıp bırakıp geziyorum. 5 dakikalık mesafelerle başlangıç.
hani alışkanlıklar falan. tırı vırı işler. yokuşa yokuşa gidişler.
hani alışkanlıklar falan. tırı vırı işler. yokuşa yokuşa gidişler.
15 Aralık 2012 Cumartesi
aysel
ahh! Ne gitmesin istenen Ayseller vardı belki. 20 yıl öncesi diye başlanan cümleleri elinizi avuçlarınızın arasına alıp dinleyin.
...
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan...
...
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan...
13 Aralık 2012 Perşembe
dün
zamanın nasıl geçtiğini bi trafikte kaldığımda bir de yoğun ünün ardında çantamın içindekileri boşaltırken en iyi fark edebiliyorum. o zaman, o andan geride kalanların hepsine 'dün ' de diyorum.
dün...
insanlar hep insanlara deneyimletti- öğretti.nasıl olduğu önemli de bu biraz buruk oldu.
neyse, geçmişin tamamına dün demeyi- diyebilmeyi ben tam bir yıl önce öğrendim.
dün...
insanlar hep insanlara deneyimletti- öğretti.nasıl olduğu önemli de bu biraz buruk oldu.
neyse, geçmişin tamamına dün demeyi- diyebilmeyi ben tam bir yıl önce öğrendim.
kurabiye
ben çocukken...
ben çocukken annemin kurabiye yaptığını görünce hemen koşar, boyumdan uzun mutfak önlüğünü giyer hemen elimi yüzümü una bulardım. Eğleniyordum, seviyordum. seviyorum da.
Yuvarlak, kalp ya da çiçek gibi hiç olamamış kurabiyelerim vardı benim. Fırından çıkması için can attığım. Onlar müthiş özgüvendi. Şekerinin ölçüsünü benim ayarladığım kurabiyeleri annemle babam yerdi. Tadının kötü olduğunu ben de biliyordum. Ama onlar öyle demiyorlardı.
***
ben çocukken annemin kurabiye yaptığını görünce hemen koşar, boyumdan uzun mutfak önlüğünü giyer hemen elimi yüzümü una bulardım. Eğleniyordum, seviyordum. seviyorum da.
Yuvarlak, kalp ya da çiçek gibi hiç olamamış kurabiyelerim vardı benim. Fırından çıkması için can attığım. Onlar müthiş özgüvendi. Şekerinin ölçüsünü benim ayarladığım kurabiyeleri annemle babam yerdi. Tadının kötü olduğunu ben de biliyordum. Ama onlar öyle demiyorlardı.
***
şimdi kurabiye yapabiliyorum. hatta hiç yapamadığım yumurtasız un kurabiyelerini bile. Zaman çok değiştiriyor. Ve ben annemi çok özlüyorum.
15 Kasım 2012 Perşembe
zamanı kullanan, insan olsa da bu kesinlikle birey değil. bu kesin. ama zamanın insanları kullandığı başka bir kesin. size başkanınız sesleniyor, yöneticiniz dedi, müdür emir verdi...
hangimiz sevmiştik acaba seslenilen, emir alan,hükmedilen olmayı?
ama seslenen olunca unutuyor insan aniden. sanki yaşamaya oradan başlamış gibi. ah, tabii.. artık adından önceki sıfat var. ve zaten artık sadece o var. kimliksiz, 'ben'liksiz, 'kendim'siz.
e tabi kızmamalı, sonra sokakta kim olduğunu unutan insanlara. ev kapısının içerisinde anne-baba-çocuk olamamışlara, bir sohbette arkadaş kalamamışlara, anılarda özgür olamamışlara kızmayın. yazık.
.*
acımak!
en iyi N.Güntekin'in 'Acımak' eserinde öğrendim. yeterdi anlatmaya da, acımaya da.
1 Kasım 2012 Perşembe
yok'uz-yoksun'uz
'kendi yağında kavrul,yeter' edasında insanların, bugüne dek burunlarını o yağda neden esirgememiş oldukları beni kıllandırıyor. neresini sağlama alsın bilemeyince, olur böyle şeyler herhalde.
...
koş, yorul, düş, hırpalan, eğlen,atla,zıpla pıtpıtpıt arpaboyu yol için çırpın ki buna can vermek desek yeri sonra hooooop, gökten zembille inenler.niyetleri başka belki.sonuç aynı.
'bıçak kemiğe dayandı' mı 'kan beyne sıçradı' mı demek lazım hiç fark etmiyor yani.
çok mu zor, hayatta 'ben'lerin çokluğunu anlamak. çok yoksun'uz. çok yok'uz.
duygu
...
koş, yorul, düş, hırpalan, eğlen,atla,zıpla pıtpıtpıt arpaboyu yol için çırpın ki buna can vermek desek yeri sonra hooooop, gökten zembille inenler.niyetleri başka belki.sonuç aynı.
'bıçak kemiğe dayandı' mı 'kan beyne sıçradı' mı demek lazım hiç fark etmiyor yani.
çok mu zor, hayatta 'ben'lerin çokluğunu anlamak. çok yoksun'uz. çok yok'uz.
duygu
19 Ekim 2012 Cuma
neyse
bulut geçince neler kalır geride...
konu ne olursa olsun sona doğruluğu anlaşılmışsa bir başka bir hal alır duygular, bütün zamanlarından. neyse diye başlayan kelimeler falan çoğalır.
dozu tutturulamamış öfkenin yerini bile saygı alır, aniden.
neyse, olur böyle bazen.
konu ne olursa olsun sona doğruluğu anlaşılmışsa bir başka bir hal alır duygular, bütün zamanlarından. neyse diye başlayan kelimeler falan çoğalır.
dozu tutturulamamış öfkenin yerini bile saygı alır, aniden.
neyse, olur böyle bazen.
12 Ekim 2012 Cuma
ve sırtımda duyuyorum geçip giden zamanını hızlı adımlarını
bir kabile vardı, içinde de kabileye yeni katılmış biri. İşte onun gözünden her şey;
kabile dağın tepesine tırmanırken belirli aralıklarla oturup beklerlermiş.bir, iki üç... kabileye yeni katılmış olan da kişi de sorar tabi, neyi bekliyoruz?
-bedenimize yetişmeye çalışan ruhlarımızı.
...
Tüm detayları ile hatırlayamasam da hiç unutmadım. Ama bazen ruhumu bi yerlerde unutmuş olmaktan öyle korkuyorum ki..
kabile dağın tepesine tırmanırken belirli aralıklarla oturup beklerlermiş.bir, iki üç... kabileye yeni katılmış olan da kişi de sorar tabi, neyi bekliyoruz?
-bedenimize yetişmeye çalışan ruhlarımızı.
...
Tüm detayları ile hatırlayamasam da hiç unutmadım. Ama bazen ruhumu bi yerlerde unutmuş olmaktan öyle korkuyorum ki..
7 Ekim 2012 Pazar
unutuyorum yine.
aklımda tutmam gerekenler çoklaştıkça unutuveriyorum. gündelik şeylerin peşini bırakıveriyor düşüncelerim hep bir hüzün meylim artıyor.
süresi dolan şeyler, ucundan asılıyor kafamın içine. Ama yırtık,pırtık ve anımsatan... Bazen birilerinin izlerini görememek, iç geçirtici olabiliyor zamanla.
Susuşlarım arttıkça tanımlara sığdırmakta zorlanıyorum kendimi.
alışkanlıklarım değişince bir garip oluveriyorum, böyle zamanlarda.
Film izlerken uykum gelmezdi mesela. Yoruluyorum
aklımda tutmam gerekenler çoklaştıkça unutuveriyorum. gündelik şeylerin peşini bırakıveriyor düşüncelerim hep bir hüzün meylim artıyor.
süresi dolan şeyler, ucundan asılıyor kafamın içine. Ama yırtık,pırtık ve anımsatan... Bazen birilerinin izlerini görememek, iç geçirtici olabiliyor zamanla.
Susuşlarım arttıkça tanımlara sığdırmakta zorlanıyorum kendimi.
alışkanlıklarım değişince bir garip oluveriyorum, böyle zamanlarda.
Film izlerken uykum gelmezdi mesela. Yoruluyorum
2 Ekim 2012 Salı
27 Eylül 2012 Perşembe
uu uuf!
İnsan kararsızlıklarla dolu. Rengini korkaklık diyenlerde yok değil.
Bazen her şeyin yerini istemek alıveriyor. E insan da onlar doğrultusundan bir yerlere varınca, sıkıntı büyük. Hissetmek anlamında her şey yalan, dolan palavra. Bilinçaltı girsin burada devreye çocukken yaşadıklarımız falan filan.. Yol çıkmaz.
Başlar o zaman başka bir yerden efor. Artık enerjimi,fal mı, inanç mı, kitap mı müzik mi fellik fellik çare arar insan.
Ben aradım.
Ama mutluyum ya şimdi ben, mühim değil yani. Her şeyin bir sorgu vakti var. Bazen, ertelemek hayat kurtarır.Tabi, her şey kafa da net değilse.
İnsan kararsızlıklarla dolu. Rengini korkaklık diyenlerde yok değil.
Bazen her şeyin yerini istemek alıveriyor. E insan da onlar doğrultusundan bir yerlere varınca, sıkıntı büyük. Hissetmek anlamında her şey yalan, dolan palavra. Bilinçaltı girsin burada devreye çocukken yaşadıklarımız falan filan.. Yol çıkmaz.
Başlar o zaman başka bir yerden efor. Artık enerjimi,fal mı, inanç mı, kitap mı müzik mi fellik fellik çare arar insan.
Ben aradım.
Ama mutluyum ya şimdi ben, mühim değil yani. Her şeyin bir sorgu vakti var. Bazen, ertelemek hayat kurtarır.Tabi, her şey kafa da net değilse.
21 Eylül 2012 Cuma
sızıntı
can sıkıntısı gereksizce geliveriyorsa, pek çok eylemi -e yazmak ile birleştirmekten insan kendini alamıyor. Bazen olduğun yerin anlamı azalıyorsa, düşünceler netliklerden tamamen uzaksa ve çoğu zaman tanımlamakta zorluk varsa problem de vardır.
belki de dün babasının omzunda kahkaha atan çocuk, bugün kaldırımın kenarında nedensizce dans edemiyordur.
Ve insanlar kendilerine göre değerlendirmeleri o kadar severken yargılarında sadece 'ben' kavramını bulabilmek mümkündür.
Haklı olmak hiç bir şeyi değiştirmiyordur.Sorunun varlığı asl olan iken.
Taşın altında birinin eli varsa o el eziliyordur.
böyleyken böyleyse konunun netliğe varmaması kaçınılmaz olabilir, zaten ben sonuca bağlanmamış şiirleri daha çok severim.
belki de dün babasının omzunda kahkaha atan çocuk, bugün kaldırımın kenarında nedensizce dans edemiyordur.
Ve insanlar kendilerine göre değerlendirmeleri o kadar severken yargılarında sadece 'ben' kavramını bulabilmek mümkündür.
Haklı olmak hiç bir şeyi değiştirmiyordur.Sorunun varlığı asl olan iken.
Taşın altında birinin eli varsa o el eziliyordur.
böyleyken böyleyse konunun netliğe varmaması kaçınılmaz olabilir, zaten ben sonuca bağlanmamış şiirleri daha çok severim.
30 Temmuz 2012 Pazartesi
Çocuğum Ama Bireyim
geçmişimizin ve günümüzün de çocukları ve gençleri: anne- babanın olmak istediği, azmedip olmadığı, kıskanıp yapamadığı,elinde olup değerini bilmediği dönemlerden; yaşanan pişmanlıklar, umutlar, özentiler, beğeniler üzerinden kılıfa sokulmaya çalışılıyor.
Sonra neden 'bir baltaya sap olamamak hesabı' yine nedense(!) çocuklardan ve gençlerden soruluyor.
Vay halimize.
Bu kadar müdahale neden?
Bir anne-babanın çocuğu olduğumuz eyvallah, belli başlı sorumluklar da eyvallah(tartışılır).
Doğunca bebeğe isim koyarlar değil mi?
çünkü artık anne- babanın çocuğu olmanın dışında bir şey var ki başlı başına bir 'birey' oluşumuz. Sevgili anne-baba hatta durumu abartıp 'üstünde emeğim var' diye söze başlayan dede-teyze-babaanne-amca vs bu önemli bir detay, bunu unutmayın! Birey olduğumuzu da yani.
Anne- babanın hissettiğini hissetmek, beğendiğini beğenmek, sevmediğini sevmemek, aldığını giymek vs zorunda değiliz ki. 'Benden bir parça' diye muhabbetlere girmek de nerden. Dünyaya geldik,eyvallah.Seviyoruz, saygı duyuyoruz, seviliyoruz da saygı duyulmak konusunda sıkıntılar yaşıyoruz.
...
işte sonra otobüs durağında, tren beklerken, yemek masasında, akşam 5 çayında,sözün gidişi lafın gelişinde yakınan anne-baba,
sanıyor musun ki; çocuğun için senin yarattığın gün ve gelecek planından çocuğun mutlu ve hiç sizden okul çıkısı, ders arası, iş molası, sigara arasında yakınmadı!
Sonra neden 'bir baltaya sap olamamak hesabı' yine nedense(!) çocuklardan ve gençlerden soruluyor.
Vay halimize.
Bu kadar müdahale neden?
Bir anne-babanın çocuğu olduğumuz eyvallah, belli başlı sorumluklar da eyvallah(tartışılır).
Doğunca bebeğe isim koyarlar değil mi?
çünkü artık anne- babanın çocuğu olmanın dışında bir şey var ki başlı başına bir 'birey' oluşumuz. Sevgili anne-baba hatta durumu abartıp 'üstünde emeğim var' diye söze başlayan dede-teyze-babaanne-amca vs bu önemli bir detay, bunu unutmayın! Birey olduğumuzu da yani.
Anne- babanın hissettiğini hissetmek, beğendiğini beğenmek, sevmediğini sevmemek, aldığını giymek vs zorunda değiliz ki. 'Benden bir parça' diye muhabbetlere girmek de nerden. Dünyaya geldik,eyvallah.Seviyoruz, saygı duyuyoruz, seviliyoruz da saygı duyulmak konusunda sıkıntılar yaşıyoruz.
...
işte sonra otobüs durağında, tren beklerken, yemek masasında, akşam 5 çayında,sözün gidişi lafın gelişinde yakınan anne-baba,
sanıyor musun ki; çocuğun için senin yarattığın gün ve gelecek planından çocuğun mutlu ve hiç sizden okul çıkısı, ders arası, iş molası, sigara arasında yakınmadı!
28 Temmuz 2012 Cumartesi
düş
zamanla hep yarışım içinde
sonunda kaldım
kendi kendimle.
bari
yokluğun varlığında
dem vurulmasın düşlerden.
aklıma gelir,
düşünce çocuklar,hep ağlardı bizim sokakta...
bu yüzden
düşler, ağlayan çocuklar gibidir.
ben de
bir zaman çocuktum
hep büyümeyi düşleyen.
ama
bildim ki;
zaman,
düşlerin öznesini değiştiren.
sonunda kaldım
kendi kendimle.
bari
yokluğun varlığında
dem vurulmasın düşlerden.
aklıma gelir,
düşünce çocuklar,hep ağlardı bizim sokakta...
bu yüzden
düşler, ağlayan çocuklar gibidir.
ben de
bir zaman çocuktum
hep büyümeyi düşleyen.
ama
bildim ki;
zaman,
düşlerin öznesini değiştiren.
ben, küçük taş
bir gün sormuştu (çok saygı duyduğum)biri 'Suya taş attığında dalgalanma nereden başlar?' 'taşın düştüğü yerden' derken emin ve anlamlandıramamıştım.
...
Varlığı sürece etkisi olabilir insanın. öyle çok şeyler yapmak istersiniz. Acaba var olurken tam olarak var mısınız, bundan emin olmak gerek. Zaman kabullenmeyi - değiştirmeyi- baştan başlamayı- sonu bulmayı gerektiren öyle olaylar- durumlar içerir ki... Bi de her şey bazen öyle üst üste geliverirse... Şansın eşek de olanı gelmiş sizi bulmuştur. Sızıntılı-öfkeli- ağlamaklı geçen dönemin yerini harekete geçmek alır. 'Neden olmasın' gibi bir şey çakar beyninizin içinde ama bir şey eksik; 'ben'!
Hazır olup-olmadığınızı hiç düşünmezsiniz. Bu yüzden hissettikleriniz arasında öncelikle 'kendiniz için iyi' olan yer almalı. Çünkü o zaman varlığnızdan söz edebilir.
Ve şimdi harekete geçmek için hazırsınızdır.
...
Varlığı sürece etkisi olabilir insanın. öyle çok şeyler yapmak istersiniz. Acaba var olurken tam olarak var mısınız, bundan emin olmak gerek. Zaman kabullenmeyi - değiştirmeyi- baştan başlamayı- sonu bulmayı gerektiren öyle olaylar- durumlar içerir ki... Bi de her şey bazen öyle üst üste geliverirse... Şansın eşek de olanı gelmiş sizi bulmuştur. Sızıntılı-öfkeli- ağlamaklı geçen dönemin yerini harekete geçmek alır. 'Neden olmasın' gibi bir şey çakar beyninizin içinde ama bir şey eksik; 'ben'!
Hazır olup-olmadığınızı hiç düşünmezsiniz. Bu yüzden hissettikleriniz arasında öncelikle 'kendiniz için iyi' olan yer almalı. Çünkü o zaman varlığnızdan söz edebilir.
Ve şimdi harekete geçmek için hazırsınızdır.
25 Temmuz 2012 Çarşamba
İnanmak
Ne çok şey isteriz. Düşünmeyi de severiz; otuna bokuna kadar. Ne kötü ki başında yapmamız gereken şey sonunda aklımıza gelir ve umarım biri bize onu hatırlatır.
...
O gün neşeliydi, doğrusu öncelerinde ben öyle sanıyordum. Oysa içten bir hüznü varmış. Konuştukça anladım. İstemeyi yitirmiş olmasa da inanmayı çoktan unutmuş.
Ve henüz sonuna varmadığı için çok şanslıydı. Vedalaşmamızı gelecek zamana dair yaptı, içinde isteği ve umudu barındırarak.
...
O gün neşeliydi, doğrusu öncelerinde ben öyle sanıyordum. Oysa içten bir hüznü varmış. Konuştukça anladım. İstemeyi yitirmiş olmasa da inanmayı çoktan unutmuş.
Ve henüz sonuna varmadığı için çok şanslıydı. Vedalaşmamızı gelecek zamana dair yaptı, içinde isteği ve umudu barındırarak.
22 Temmuz 2012 Pazar
Sıfat
kendimiz olmayı, sahip olduğumuz sıfatlar sağlıyor çoğu zaman. Bu yüzden büyümüşlüğü abla olduğumdan da hissediyorum.
hayatımızdaki insanlar, ne olduğumuzu belirlemesin ama hatırlatsınlar.
hayatımızdaki insanlar, ne olduğumuzu belirlemesin ama hatırlatsınlar.
21 Temmuz 2012 Cumartesi
Not
Yaşam bazen, 'sevgili ' diye başlayan nottan ibarettir.
..
bir şeyler yaparken ya da hiçbir işe yaramazken, şimdi burada olmasam diye, tercihlerimin bilinmez yanlarına merakım hiç tükenmedi. çünkü insan varlığının- yokluğunun neleri değiştirdiğini görmek ister, ben istiyorum.
İşte bazen, hayatınızdaki bazı insanlar bunu mümkün kılar. En samimi ve duygularının en duru olduğu zamanlarda. Yürekten yazılmış notların, hayat kurtarabileceği bir gerçektir.
..
bir şeyler yaparken ya da hiçbir işe yaramazken, şimdi burada olmasam diye, tercihlerimin bilinmez yanlarına merakım hiç tükenmedi. çünkü insan varlığının- yokluğunun neleri değiştirdiğini görmek ister, ben istiyorum.
İşte bazen, hayatınızdaki bazı insanlar bunu mümkün kılar. En samimi ve duygularının en duru olduğu zamanlarda. Yürekten yazılmış notların, hayat kurtarabileceği bir gerçektir.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
nefes ve öteki şeyler
geçiş dönemlerinde, eylemin büyük önemi var. sadece aklımızla değil, bedenimizle de bu geçiş dönemine girmemiz, kendimize hayatı kolaylaşt...
-
Fotoğraf: Duygu Aşık, 2025 Kadıköy Ben de çoğumuz gibi bir ilişkinin içine doğmuştum: annemin ve babamın romantik ilişkisi. Çoğumuz gibi, çü...
-
Bu dünyanın bu zamanında ne işimiz var? Ben sorarım kendime, siz sorar mısınız? Hiçbir şeyi ben başlatmamıştım. Yani bu dünyadaki hiçbir ş...
-
geçiş dönemlerinde, eylemin büyük önemi var. sadece aklımızla değil, bedenimizle de bu geçiş dönemine girmemiz, kendimize hayatı kolaylaşt...