21 Şubat 2013 Perşembe

ben geçmişim, geçmiş '09


Hayat… ah ne çok yorarsın sen insanı, ah.

İnsanlar sokaklar gibi; çıkmaz, dar, sesli, yalınayak, yorgun ve kılıflı. Sokaklar gibi geçiyorum insanların içinden. Ama nasıl?
Yorgunum bunları düşünmekten. Yaşam, seçimlerden ibarettir diyen ben. En çok seçimlerden yoruldum. Seçmek zorunda mıyım onu da bilmiyorum ya olsun varsın. Zaten hep böyle bitmez mi kimi cümlelerin çoğu?
Arada kalmak durmak demek, koşamamak, acımak demek. Kalakalmak, bakakalmak, bir ‘şey’lersiz  kalmak demek. Anlatamamak, ondan önce anlamamak demek.

Başka yaşamlar bölüyor hayatımı. Özleyeceğim. Bazı hayatlar, yolun yarısında. En çok yarısında kalıp özlediklerim için kızarım kendime. bir öfke bir kırgınlık. Aslında sevmek belki de bunun adı. En çok kendimi tanımlayamadığım zamanlarda karışıyorum toprağa.  Avuç içindeki kuşun parmak uçlarında hissedilen kalp atışı oluveriyorum. Bilmez bunu kimse, olsun. Ben parmak uçlarımda kalp atışlarını hissettiğim zaman anlam kazanırdı insanlar ve yaşamak. Şimdi ‘uçtum’ ve ‘düştüm’ le bilen bir şiir gibiyim. Bir yanım düzlük bir ova bir yanım yüksekçe dağlar. Bir tarafım kalır bir tarafım gitmez. Dokunmak bile o kadar zorlaşır ki… içimi döksem yağmurlara toprak çekmez bedenimi. Ve ben en çok işte bu anlarda ölmek isterim. Her şeyi bir anda yaşamak bana kaldı, zamanda. Bana çıkmayan yollar vardı. şimdi hem susuyorum an’a hem kafamı kemiriyor zaman.

Ben bir gitmeyi en iyi bilmişim hayatta ve son sözleri bir çırpıda söylemeyi. Zor.

Anlasam anlatamam, bazen söyleyemem, sustukça bilemem. Sövüyorum zamana.

Söylediğin cümleleri tarttım oluyor ama hep boş bir yanı kalıyor. Baksam yüreğim doluyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nefes ve öteki şeyler

  geçiş dönemlerinde, eylemin büyük önemi var. sadece aklımızla değil, bedenimizle de bu geçiş dönemine girmemiz, kendimize hayatı kolaylaşt...