-unutulmayanlar ve unutulmaması gerekenler olduğuna inan
- uyan
-dondurma ye
-herkesin dondurma sevemeyeceğini unutma
-arada bi ayık kal
-paniklikler sana yaramıyor,hatırla
-takvime bak, zamanı hatırlamıyorsun
-insanlar çoğu zaman 'sanır'
-ya seven biter, sevgi çoğalır ya da sevgi biter , seven çoğalır (!)denge
-atları ve koalaları aklından çıkarma
-haberleri izleme
-bazen insanların duymak istediklerini, bunu çok istemelerine rağmen söyleme
-yoğurdu dolaptan eksik etme
-yazmayı unutma boğulmak istemezsin elbette
-arada bir kek yap
-kendine 'nasılsın' diye sorma
-yastığına sarıl
-'olsun' demekten sıkılma
-kendine söverken biraz daha yumuşak ol.
-emir kiplerini de sevmediğini unutma
-gereklilik kipini kullanabilirsin
-bir anda bilmiş-görmüş olmak onun sadece bir an olduğu gerçeği değildir, hep aklında bulundurmalısın
-kendine mektup yazmalısın
-doktora anlatılacaklar listesi yapmalısın
-kendine söz vermemeli, yapmalısın
-antalyaya bilet almalısın
-söylenmemesi gereken 3 kelimeyi(1 tanesini hatırlamıyor olsan da) söylememelisin
-soruların cevabını beklemenin yersiz ve gereksiz olduğunu aklından çıkarmamalısın
-sevdikçe gidebiliyorsan, gittikçe sevebilirsin
-isimleri değil verdiği hisleri... zaten unutamayacaksın ;)
-yazmanın unutturmayan bir etkisi olduğu konusundaki tavrın için gülümse
-'olmuş' demeyi de bilmelisin
25 Şubat 2013 Pazartesi
23 Şubat 2013 Cumartesi
kabuğunuzdan sıyrıldığınız fikri
ne de komik.
çünkü
hepiniz sorumlusunuz bundan
en çok benim kadar.
neden bana kimse anlatmadı.
gidin rüyalarımdan.
zaten ben
bir şeylerleyim yeteri kadar.
ne de komik.
çünkü
hepiniz sorumlusunuz bundan
en çok benim kadar.
neden bana kimse anlatmadı.
gidin rüyalarımdan.
zaten ben
bir şeylerleyim yeteri kadar.
22 Şubat 2013 Cuma
vasiyet
ne yaptımsa 'oldu ' diyemedim. çünkü 'bitti' de diyemedim. ne zaman biterdi bilemeyişimden. şimdi bir söz beni anlatsa, ne anlatırdı bilmem, ama ismim kalırsa geride adıma başka bir şey demesinler.
yaşarken insan, tüm bu söylenmişlerin-söylenmemişlerin-yaşanmışların-sızıların- planların içinde yüzebiliyor ancak. nefesi yetmiyor ki, dalsın derinlere.
bazen bir söz, bir şey, işte bir şey ile tutarsınız hayatı ve sezen a.'nın dediği gibi öpebilirsiniz, belki cesaretiniz bunu sadece düşlemeye yeter. kim bilir, neleri de vaat edersiniz geleceğinize.
bazen kaçmayı planlayıp sonra birden bambaşka bir yerlerden, tutuverirsiniz geçmişinizin elinden ve geleceğin umutlarından.
çokluklarda boğuluyorum çoktandır, kendimle konuşmalarım boşluktan değil hoşluktandır.
yaşarken insan, tüm bu söylenmişlerin-söylenmemişlerin-yaşanmışların-sızıların- planların içinde yüzebiliyor ancak. nefesi yetmiyor ki, dalsın derinlere.
bazen bir söz, bir şey, işte bir şey ile tutarsınız hayatı ve sezen a.'nın dediği gibi öpebilirsiniz, belki cesaretiniz bunu sadece düşlemeye yeter. kim bilir, neleri de vaat edersiniz geleceğinize.
bazen kaçmayı planlayıp sonra birden bambaşka bir yerlerden, tutuverirsiniz geçmişinizin elinden ve geleceğin umutlarından.
çokluklarda boğuluyorum çoktandır, kendimle konuşmalarım boşluktan değil hoşluktandır.
21 Şubat 2013 Perşembe
ben geçmişim, geçmiş '09
Hayat… ah ne
çok yorarsın sen insanı, ah.
İnsanlar
sokaklar gibi; çıkmaz, dar, sesli, yalınayak, yorgun ve kılıflı. Sokaklar gibi
geçiyorum insanların içinden. Ama nasıl?
Yorgunum
bunları düşünmekten. Yaşam, seçimlerden ibarettir diyen ben. En çok seçimlerden
yoruldum. Seçmek zorunda mıyım onu da bilmiyorum ya olsun varsın. Zaten hep
böyle bitmez mi kimi cümlelerin çoğu?
Arada kalmak
durmak demek, koşamamak, acımak demek. Kalakalmak, bakakalmak, bir
‘şey’lersiz kalmak demek. Anlatamamak,
ondan önce anlamamak demek.
Başka
yaşamlar bölüyor hayatımı. Özleyeceğim. Bazı hayatlar, yolun yarısında. En çok
yarısında kalıp özlediklerim için kızarım kendime. bir öfke bir kırgınlık.
Aslında sevmek belki de bunun adı. En çok kendimi tanımlayamadığım zamanlarda
karışıyorum toprağa. Avuç içindeki kuşun
parmak uçlarında hissedilen kalp atışı oluveriyorum. Bilmez bunu kimse, olsun.
Ben parmak uçlarımda kalp atışlarını hissettiğim zaman anlam kazanırdı insanlar
ve yaşamak. Şimdi ‘uçtum’ ve ‘düştüm’ le bilen bir şiir gibiyim. Bir yanım
düzlük bir ova bir yanım yüksekçe dağlar. Bir tarafım kalır bir tarafım gitmez.
Dokunmak bile o kadar zorlaşır ki… içimi döksem yağmurlara toprak çekmez
bedenimi. Ve ben en çok işte bu anlarda ölmek isterim. Her şeyi bir anda
yaşamak bana kaldı, zamanda. Bana çıkmayan yollar vardı. şimdi hem susuyorum
an’a hem kafamı kemiriyor zaman.
Ben bir gitmeyi
en iyi bilmişim hayatta ve son sözleri bir çırpıda söylemeyi. Zor.
Anlasam
anlatamam, bazen söyleyemem, sustukça bilemem. Sövüyorum zamana.
Söylediğin
cümleleri tarttım oluyor ama hep boş bir yanı kalıyor. Baksam yüreğim doluyor.
14 Şubat 2013 Perşembe
biz dört kişiyiz
hissetmek bir başına yaşama biçimiyse, beni bana sormayın. anlatılamaz da aynı zamanda.
'sen' ile 'sikerler' demenin tadına varmışken, dondurma yemenin heyecan verdiği 'o' ve şimdilerde kafası ünlemlerle dolu 'diğeri'... biz dört kişiyiz. bazen kayıp zamanın insanları, bazen şapşallıklar heykeli, kimi zaman hala netleştiremediğimiz kafalarda, biz oluruz. saçmasapanlıklardan kurtulamaz, kurtulamadıkça da sığdıramayız kendimize kendimizi, bir diğerimize sarılırız.değişir gün. tuzsuz yemelerimiz, tarçınlı keklerimiz var, bir tutam derdimiz de işte bir kaç fazla kilolar.
zamanın içinden geçebiliriz de.. sanki birbirimizden geçemeyişimizi görüyor gözlerim.mektuplarda, koalalı defterde, pazar donlarında, cicili bicili çoraplarda ve yıkadığım pijamalarda. ağlamak için bile günler belirliyorsak kendimize 'sikerler'i yaşayabilmekten ileri geliriz. 'o'nun ile 'sikerler sonrasını' da demişliğimiz var, yaşadıklarımızın yüzü suyu hürmetine.
ne ben anlatabilirim, ne de bir başkası anlamlandırabilir. ama biliyorum 'unutulmayacaklar' listesini oluşturuyoruz birlikte. ağladığımda küfredebilen biri sadece 'sen' olabilirsin ve yüzümün avuçlarına alıp sevgimi görebilen 'diğeri' anlam kazanır, dar sokaklarımda. hep çıkmazlara varmayı edinmişim kendime miras. sarhoşluğum da beni seven bir 'sen' yaratmayı mümkün kılmak sadece böyle olurdu, oldu. inanmak katıksız olurmuş. sevgilerde.çok mu seviyorum bugünlerde bilmiyorum. ama bir süre daha ölmek istemeyişim yatıyor bunun derinliklerinde. benim için çok şey olabilirsiniz, bunu anlatamam. belki bir gülücük, öpücük ve mıncırık yeter.
hayatı sevmenin yollarından biriydi 'biz dört kişiyiz'. beni özlemlerimde yalnız bırakmayın, bilirsiniz dayanılmaz oluyor. gitmek- eylemi varsa sözcüklerde üzülürüm hep. ama sizinle üzüntülerim değişir.
planlarımızın şerefine, saflığımızın hürmetine, sinsiliğimizin peşine düşmek için el ele.
sen, o, diğeri 'ne
'sen' ile 'sikerler' demenin tadına varmışken, dondurma yemenin heyecan verdiği 'o' ve şimdilerde kafası ünlemlerle dolu 'diğeri'... biz dört kişiyiz. bazen kayıp zamanın insanları, bazen şapşallıklar heykeli, kimi zaman hala netleştiremediğimiz kafalarda, biz oluruz. saçmasapanlıklardan kurtulamaz, kurtulamadıkça da sığdıramayız kendimize kendimizi, bir diğerimize sarılırız.değişir gün. tuzsuz yemelerimiz, tarçınlı keklerimiz var, bir tutam derdimiz de işte bir kaç fazla kilolar.
zamanın içinden geçebiliriz de.. sanki birbirimizden geçemeyişimizi görüyor gözlerim.mektuplarda, koalalı defterde, pazar donlarında, cicili bicili çoraplarda ve yıkadığım pijamalarda. ağlamak için bile günler belirliyorsak kendimize 'sikerler'i yaşayabilmekten ileri geliriz. 'o'nun ile 'sikerler sonrasını' da demişliğimiz var, yaşadıklarımızın yüzü suyu hürmetine.
ne ben anlatabilirim, ne de bir başkası anlamlandırabilir. ama biliyorum 'unutulmayacaklar' listesini oluşturuyoruz birlikte. ağladığımda küfredebilen biri sadece 'sen' olabilirsin ve yüzümün avuçlarına alıp sevgimi görebilen 'diğeri' anlam kazanır, dar sokaklarımda. hep çıkmazlara varmayı edinmişim kendime miras. sarhoşluğum da beni seven bir 'sen' yaratmayı mümkün kılmak sadece böyle olurdu, oldu. inanmak katıksız olurmuş. sevgilerde.çok mu seviyorum bugünlerde bilmiyorum. ama bir süre daha ölmek istemeyişim yatıyor bunun derinliklerinde. benim için çok şey olabilirsiniz, bunu anlatamam. belki bir gülücük, öpücük ve mıncırık yeter.
hayatı sevmenin yollarından biriydi 'biz dört kişiyiz'. beni özlemlerimde yalnız bırakmayın, bilirsiniz dayanılmaz oluyor. gitmek- eylemi varsa sözcüklerde üzülürüm hep. ama sizinle üzüntülerim değişir.
planlarımızın şerefine, saflığımızın hürmetine, sinsiliğimizin peşine düşmek için el ele.
sen, o, diğeri 'ne
7 Şubat 2013 Perşembe
bir çift eldiven
bugün erkencilerden. özünde zamansız. ya erken giderim ya geç kalırım. ama bugün erkenci. ve ayağım gidemeyecek uzağa.
*
yağmur damlaları gibi sokak taşlarını ıslatıp, insanların ayağını kaydıramadım,elimde olarak. kimi zaman kendime yetemezken, arttım birilerine. dar yollarım vardı,sokaklar gibi. ama güvenli ama yaşanmışlıklarla dolu belki de gizli. görülemeyendi. susmak doldurmuyorsa, konuşmak oldurmuyor.
çocukların ayağındaki kendinden büyük terlikleri ses çıkartır, duydunuz mu(?) ben dinledim. ve eğer yaşam da size bir kaç beden büyük biçilmişse sesinizi duyarım. bilirim bi yerlerde ağlarsınız. peki, beni duydunuz mu...
dokunduğunuz da ne kadar renklenir hayat; duygulara, zamana, insanlara, birine ve bilmediğiniz o 'şey'lere...
parmak uçlarınızdaki her bir anlam bütün kılar insanı, bıraktığınız izde. ve örter ruhu güven halkası içinde. çok şey yoktur, parmak uçlarınızı koruyacak. ama bir şey var biliyorum, bugün eldivenimin sağ tekini buldum.
*
yağmur damlaları gibi sokak taşlarını ıslatıp, insanların ayağını kaydıramadım,elimde olarak. kimi zaman kendime yetemezken, arttım birilerine. dar yollarım vardı,sokaklar gibi. ama güvenli ama yaşanmışlıklarla dolu belki de gizli. görülemeyendi. susmak doldurmuyorsa, konuşmak oldurmuyor.
çocukların ayağındaki kendinden büyük terlikleri ses çıkartır, duydunuz mu(?) ben dinledim. ve eğer yaşam da size bir kaç beden büyük biçilmişse sesinizi duyarım. bilirim bi yerlerde ağlarsınız. peki, beni duydunuz mu...
dokunduğunuz da ne kadar renklenir hayat; duygulara, zamana, insanlara, birine ve bilmediğiniz o 'şey'lere...
parmak uçlarınızdaki her bir anlam bütün kılar insanı, bıraktığınız izde. ve örter ruhu güven halkası içinde. çok şey yoktur, parmak uçlarınızı koruyacak. ama bir şey var biliyorum, bugün eldivenimin sağ tekini buldum.
6 Şubat 2013 Çarşamba
o kadın
taşlar topladım göl kıyısından, yosun kokuları üzerinde.ağırlıkları kalınca geride bahçeye serpiştirdim anıları.
düşlerimi sattım zamanı geldiğinde bir kaç cümleye. samimiydiler.önce sevmedim hem de hiç. insanlar sevdiği kadar özlermiş.çocukluk kelimelere dökülmüş tostçu amcanın hatırası ve zeytin dallarının arasındaydı.kesik saçlarım ve güneşte yanmışlığım vardı.annem hep salıncak kurardı.
annem... içine sığamadığım dışında kalamadığım tek...
'iyi ki'lere dolanmış bir hayata tutunmak tek değişmez yanım.iyi ki doğdun.bir inan varlığnı bulmak isterken bitebilir umutlar,hayallerinden başlayarak.sonsuz bir yağmuru beklemek sefilleşmek içindir,sadece kendim. kendime.
duymak ister insan sevgilerle beslenen cümleleri. sevildiklerinden emin olduklarında bile.söyledim anne. söz yetmez. sarılmam lazım sana anne. yine uykum gelirse masal anlatırken...
'*sonra babamın
başımı hiç dayamadığım omuzlarında uykuya dalarım...' ama sen üzülme.
* ercan intaş-ben deliyim
düşlerimi sattım zamanı geldiğinde bir kaç cümleye. samimiydiler.önce sevmedim hem de hiç. insanlar sevdiği kadar özlermiş.çocukluk kelimelere dökülmüş tostçu amcanın hatırası ve zeytin dallarının arasındaydı.kesik saçlarım ve güneşte yanmışlığım vardı.annem hep salıncak kurardı.
annem... içine sığamadığım dışında kalamadığım tek...
'iyi ki'lere dolanmış bir hayata tutunmak tek değişmez yanım.iyi ki doğdun.bir inan varlığnı bulmak isterken bitebilir umutlar,hayallerinden başlayarak.sonsuz bir yağmuru beklemek sefilleşmek içindir,sadece kendim. kendime.
duymak ister insan sevgilerle beslenen cümleleri. sevildiklerinden emin olduklarında bile.söyledim anne. söz yetmez. sarılmam lazım sana anne. yine uykum gelirse masal anlatırken...
'*sonra babamın
başımı hiç dayamadığım omuzlarında uykuya dalarım...' ama sen üzülme.
* ercan intaş-ben deliyim
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
nefes ve öteki şeyler
geçiş dönemlerinde, eylemin büyük önemi var. sadece aklımızla değil, bedenimizle de bu geçiş dönemine girmemiz, kendimize hayatı kolaylaşt...
-
Fotoğraf: Duygu Aşık, 2025 Kadıköy Ben de çoğumuz gibi bir ilişkinin içine doğmuştum: annemin ve babamın romantik ilişkisi. Çoğumuz gibi, çü...
-
Bu dünyanın bu zamanında ne işimiz var? Ben sorarım kendime, siz sorar mısınız? Hiçbir şeyi ben başlatmamıştım. Yani bu dünyadaki hiçbir ş...
-
geçiş dönemlerinde, eylemin büyük önemi var. sadece aklımızla değil, bedenimizle de bu geçiş dönemine girmemiz, kendimize hayatı kolaylaşt...