9 Mayıs 2021 Pazar

çocuk eller

Eey benim ellerim! Ellerim benim.  Soğukta üşüyen, kızaran ve hissizleşen; sıcakken şişen ve yüzükleri dar eden ellerim. 








Avuç içlerim… 

Çizgilerim, yollarım, anılarım, hayallerim, yaptıklarım, yaralarım, izlerim, sızılarım…

Ah,benim ellerim! Bunca yıl benimle her şeye şahitlik edenlersiniz. Neleri sardınız, okşadınız, tuttunuz, sevdiniz, dokundunuz, ittiniz ve çektiniz?  Nasıl hatırlasam ki… Unuttuklarıma da üzülürüm, öyle ya. 

Yılların izlerini en çok saçlarımdaki beyazlardan izledim. Sonra da ellerimden. Önce ellerimde lekeler oldu, çil çil. Gençliğimde, güneşin sırtımda bıraktığı izler gibi. Şimdi zamanın ellerimde de hatıraları var.  Bir de yumuşacık bir derim oldu zamanla. Kalbim de yumuşacık şimdi, bu ellerimin dokunup sevdiği, durdurup ittiği, tuttuğu ve bıraktığı tüm şeylerden ötürü kalbim yumuşacık. 

Ağaçların kabukları sert ve pürüzlü. Usul akan suyun hareketi -bunu en iyi elinizi suyun yüzeyine koyarak hissedebilirsiniz-, rüzgarın esintisi -bunu en iyi bir araçta giderken camdam elinizi çıkararak ve parmaklarınızın arasını açarak hissedebilirsiniz-; kedilerin sert, yumuşak, temiz, tozlu tüyleri; kuşların minicik, hızla atan kalpleri; sevdiklerimize sarıldığımızda, onları kollarımızla sardığımızda sırtlarına dokunan avuç içlerimizdeki kalp atışları; sevgililerimizin bedenleri ve ruhları, pamuklu bir kumaşın yumuşacıklığı.

Çocuk ellerim… 

En çok onları unutmuş olmalıyım. Unuttuğum ama neyi unuttuğumu bilmediğim bir hüzün bu. Ama bir şeyi hiç unutmadım. Sekiz, dokuz yaşlarımdaydım, büyük babannem geceden ellerime kına yakardı, sabaha kadar bekletirdim kınayı ellerimde. Beklemenin en tatlı olduğu, merak ve heyecan dolu uykulardı. Kınalarımın nasıl bir şekli olacağını merak ettiğim bir sabaha uyanırdık birlikte. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nefes ve öteki şeyler

  geçiş dönemlerinde, eylemin büyük önemi var. sadece aklımızla değil, bedenimizle de bu geçiş dönemine girmemiz, kendimize hayatı kolaylaşt...