yemek tepsisi hazırlayıp salondaki masaya oturdum. masanın karşısındaki pencereden sokaktaki ağaçların dallarının rüzgarda hareketini izliyordum. kedilerin seslerini ve sokaktan gelen azalan, çoğalan sesleri duyuyordum.
yattığı yerde hemen gözlerini açtı ve kulaklarını dikti, iki hamle ile pencere önündeki kalorifer peteğinin üstüne zıpladı. kuşlaaar. kuşları görmüştü. pencere boyunca kuşları takip etti. kuşlar devam etti ama pencere bitti. hızla odadan çıktı, yan odadaki pencerenin önüne mi gitmişti?
yemeğim bitince, yan odaya gittim. evet, kuşları izlemeye orada devam etmişti ve mekmek kekkek mekmek.
onu bir eyleme, şeye itmediğimde ya da çekmediğimde onun, oluşuna dair pürüzsüz ve yargısız bir fikre sahip oluyorum. ve tanıyorum.
not: ıhlamur çayı ılık, şifalı ve şefkatli anlamı taşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder