Toprağında bir fesleğen alıp, Gel bana. Oturup başına karşılıklı birer kahve içelim, Donuk, boğuk bir akşamda,
Donuk, boğuk bir akşamda gel bana.
Pencere önü çiçekleri biz olalım,
Önce camdan dışarı, sonra bedenimizin içeri bakalım,
Cam gibi parlayan gözlerimizi görebilelim,
İçelim, zihnimize üşüşen tüm şeyleri de.
Sadece bir zamanlar, cam gibi patlayabilmiş olan gözlerimize bakalım.
Dağılmaz başımızdaki bulutlar.
Ben, fesleğen kokulu günleri hep sevdim,
Yaşamak geldi içimden her sevişimde.
Aramızda duran o çiçeğe dokundurup ellerimi içime çekmek istiyorum yaşamı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder