geçip giden zamanlar

hatıralar
üzüldüğüne üzülmene yarar.

ömür törpülerim

bir gün vaktim olursa
kişi aşama aşama nasıl deli ediliyor/tüketiliyor gibi
olduğunu anlatmak istiyorum
bunun için delirme sırasında vakit bulabilmem gerekecek, ki henüz ön göremiyorum.


kafamın içinin çöplüğüne dönüştüğünü/dönüştürüldüğünü fark ettiğim an felaketi ön görebilmiş
ama
karşı koymak konusunda oldukça zorlanmıştım.
çünkü buna fırsat bulmaktan öte fırsat yaratamaz olmuştum. ki bu ikincisi içler acısı.
farkında olmak ama karşı koyamamak, korunamamak, öylece felaketi beklemek zorunda olmak.

zaten yoğunlukla, etkenlerin olduğu bir ortamda kişinin kendi duygu-düşünce sağlık halinin esamesi okunmuyor, korunmasının bahsi bile geçmiyor.

ömür törpülerim' başlıklı bir kitapta tüm bu anılarıma yer vermek
ve 
kitap kapağında ise hunili bir fotoğrafımı bulundurmak niyetindeyim.

aşk

bu şey, insanın içinde varlığını koruyabildiği şeyleri özgürleştirerek hissedebilmesi, düşüncesine aktarabilmesi,somutlaştırabilmesi, davranışa dökebilmesidir.

bu yüzden, insanın içi neyse öyle yaşar.

nasıl ki, herhangi bir ilişkilenmede bencillik neticesinde yaşanan türlü çeşit sorunlar var ise
özgürlük bencillik sınırına dayandığında yaşanan/yaşanabilir/yaşanacaktı/yaşanamamış aşkta da var olur.
çöplük olur: kafalar, duygular, düşünceler, hayatlar

özen göstermeli insan kendisine, yanında/yamacında olanlara.
adını bilmediği insanlara, henüz tanışmamış ve hiç tanışamayacak olanlara da
bilmediği ve bilemeyecek olduğu hayvanlara
hiç girmediği denizlere
dokunmadığı ağaçlara
.

vasıflı ve vasıfsız kederlerimi yoksaymadığım bir gün yine,
hayalden uzak, gerçekle yoğrulmuş
dayanılması zor, umudun henüz var olduğu..
şimdilik dayanıyorum.

sana

kafamın üstündeki güzel ve büyük ağaç
uzaktaki usul bulutlar
ve içideki güneşin parçaları,
yüzüme dolan güneşin parçaları
bölük pörçük insan sesleri
inceden rüzgar

3 ay az mı, bir mevsim
çok. çoktan da çok.

hisler zamanda çok uzanabilirler. uzayabilirler.

hayat ürünü

each time you have a dream
you never know what it means
you see that open road and never know which way to go  


Time You Fall In Love - Cigarettes After Sex

only

özlemek başlı başına zor.
özlemek işte
güzel, kıymetli bir duygu.

ince çizgi özlemek.

özlemi dillendirmek
yapmak istemediğimiz, herhangi bir nedenle yoksaydığımız ya da vazgeçtiğimiz şey.

bazen sadece özlemin kendisi güzel.
çünkü kalp kırıklığı diye bir şey var.
ve bu, kimi zaman, özlemden daha büyük yer kaplar.

bu da serbest kalp düşmesinin ilk sebebini anımsatır.
duygular sıraya dizilince ilk sırayı kızgın olmaklar alır.
ama bir görse insan, görmek istese..

canlı kalmasından korktuğumuz bir yaşam bu da
kesip atmalar, bırakıp kaçmalar, bakmak istememek, hiç bilmemek
yokmuş, ölmüş varsaymaklar

demek isterim ki
içine bak, duygunu gör, her ne idiyse onu gör ve sarıl
oralarını sev. oralardan solu.
solu ki,
varlığından, senden, kendinden, parçandan tamlan.
var olmak böyle bir şey.

bir yerde ve bir şekilde, var olduğun anın dışında bir zamanı kurgulamaktansa
duyguna, yarana, keyfine, aklına
kendine dürüst olduğun o zamana sarıl.
içindeki şarkıyı dinle.

'ı was only falling in love'

hayal: sırtımızdaki haç, yara

bir şeyi yaşamakla onu hayal etmek arasındaki farkı kavradığımda
an'a inanmaya başladım

I was only falling in love

RY X - Only

'gitmeyince de olmuyo. geliyo, yine olmuyo.'

özen

ne yapıyorsa insan,
ona özenmeli, değer vermeli, mümkün olan bütün emeğini ortaya koymalı.
temiz iş dediğimizden olmalı.
insan severken de böyle yapmalı.

yapılması gerekliyken ama nedensizce yarım bırakılmış işleri sevmem, sevemem.
kızarım. üzülürüm. ve bazen kahrolduğum da olur.
yarım bırakılmış sevgileri de.
her zaman kahrolurum.

inancım ezilir, dağılırım.
sonra içimdeki umut,
nedenli nedensiz dürtülür.

umudumu dürten şarkı

izi kalır / 30 temmuz

serbest kalp düşmesi
iki sebepten olur
birincisi taraflardan birinin 
aniden çekilmesi,
ikincisi, dış etkenlerin hızlıca tepkimeye girerek
katalizör görevi üstlenmesidir
düşmenin ivmesi 
yerçekimine bağlı değildir
bu, asıl düşmenin üçüncü sebebidir. 
düşüş ivmesinin dört değişkeni vardır
birincisi dengesiz sevgi dağılımı
ikincisi modern hayatın salınımları
üçüncüsü beş para etmez diğer bir kadın
ve dördüncüsü hava muhalefetleridir
serbest kalp düşmesi her bireyin hayatında
en az iki, en fazla sekiz kere görülür
serbest kalp düşmesi.

kim ki o

ben
yaramı tanıyorum, dokunup seviyorum.

ben
yaralarımı biliyorum,
dokunuyorum
iyileştiremediğim de oluyor.

mon roi

diz
bırakabilme, kopma ve hatla geri çekilme kapasitesini simgeler. çünkü sadece geriye doğru bükülmeye izin veren bir bağlantı yeridir.

dizdeki acı,
o insanın hayatındaki bir acıyı kabullenmekte zorlandığını işaret eder. ve iyileşme de ruhsal iyileşmeyle paralel gerçekleşir.

Son Lux - Easy

eğilim

midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor

Birhan ne dese güzel der

kestim kara saçlarımı * gülten akın

eylüle 2 var.
günleri saymaya başladım.

bekliyorum.
bekliyorum, zaman akışta.

temmuzdan başlayarak usulca kendime sığınıyorum
şu ayları da bi atlatalım...

belki de zaman bizi atlar, belirli bir tarihe çakılı verir ömür.

gelecek iyi gelecek miydi?

***
ne güzel şeyler yazmış gülten akın.

kestim kara saçlarımı

uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön
yasaktı yasaydı töreydi dön
içinde dışında yanında değilim
içim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
bu nasıl yaşamaydı dön

kestim kara saçlarımı n'olacak şimdi
...


oyun
...
bazı adamlar aşkı
itip odalara karartır
bazı kadınlar için aşk
şöyle bir  rüyasız  sere serpe uyumadır
...

dokunduğun yer yeşerir adına sarmaşık derim ve severim

yaşamlar dolanır birbirine
sarmaşığın bir şeylere dolanması gibi
ve hep ileriye doğru
zamanda ve şeyler üstünde/şeylerle

'sen varsan bu şehirde nah devirirler beni'
ne güzel de bir laf.

yaşama
sevinç, umut, huzur katabilmek
gereklilikten değil de
öyle gelişivermesi
oluvermesi
çok güzel şey, insanın içine ılık ve büyüyen şeyler yayılıyor
çoğalıyorum, serpiliyorum

iç içe geçen yaşamlar, örgü gibi
örgüyü sevmemin de iç içe geçmesidir,
güzeldir bağlamak, tutmak, tutunmak
güçlendirir
güçleniyorum da. misler gibi
temiz ve güzel kokulu çarşaflara uzanmak gibi
ipleri alıyorum elime, bağlıyorum
insanın aklı neyse eli ona varıyor

iyilik, güzellik
az az yaşamak, çok çok hissetmek
büyütmek içteki ılıklıkları
birleşmek
birleştirmek

sarmaşık
sar

dolanır
dol
an

parçalarımı toplayamıyorum

yaşamak bir direniş

sevişerek
yürüyerek
animasyon izleyerek direnmekteyim.

az az yaşayanlar
çok çok parçalanmalarla geçiyor zaman

bir çiçek dikiyorum, su veriyorum
farkındayım ki
direnmeye çalışıyorum

bazı cümlelerle aklımı kaybetmemeye duygularımı korumaya çalışıyorum

**
orda olacağım zaman orada olacaktım
karanfil elden eleydi
geçicilik hissinin vasıfsız yürek burkan iyiliği ve kötülüğüydü
uykulara gömülmekti
birini sevince pencere önüne çiçek koymaktı
hayal ettiğim için hayatta var olanlar sırtımdaki haçtı
omurgamı almaktı
gökyüzüne bakmaktı
...

birhan keskin- at

'var idiyse eğer, ve yapılabilecektiyse ve yapımadıysa
...
dünya söyle bakalım, benden gidenleri nerene sokacaksın şimdi?'

önce kendini bağışlayabilmeli insan.

huzursuzluk

pessoa 

sayıklamalar

eve dönecek miyiz?
aşkı kendimiz için örebilir miyiz?

umayumay

Hayat belki

Hayat belki,
Usuldan yolda yürüyen birinin aniden takla atmasıdır
Ve dengede kalabilmesi
Ve hayat belki,
Buna gülümsememdi

hazırlık

insanın neye hazırlanmasını bilmesi ne güzel.
kalbimin kışları.

bazen zaman

zaman bazen, bir metrobüs yolculuğu gibi geçiyor
yığınla duygu
koşturmalı saatler
olması gerekenler

Benlik-siz

günler acayip şeylerle geçer, bende geçiyor zaman böyle

geçmeyen kısımlar var, yine yeniden
aynı şeylerin tekrarı, çoklaştı
dumanlaşıyorum
içimden taşacak sandığım, taştığını da bildiğim heyecanın yerini başka şeyler alıyor
üzülüyorum, çok
kafada olan, duygularda kalan, hayaller yığını söze gelmeyen şeylere

sonu benzer hikayelerin öznesi olmaktan yoruluyorum, kendimi uykuya veriyorum

yazıyorum ya,
sonra başka belki bambaşka şeyler ekleyorum yaşantıya
geçiciliğinden de yorgunum çok şeylerin

ama yine de sarılmak istiyorum, olacaklara ve olmayacaklara
belki bu yüzden tam anlamıyla deliremiyorum.
en iyisi bu belki.

ne güzel şeydi hayaller.
devamlar hiç bitmeyecek
nasıl'ın belirsizliği ile teyelledim kendimi
kişi ve duygularıma
geçme
gitme
...

istisna

bir şey bana göre değilse bana göre değildir.

ne kadar net, düz bir cümle.

harika bir cümle. 

 

İş

neyse ki
hayatımızda iş, uğraş denilen şeyler var
insanı tavana bakmaktan alıkoyuyor.

duvar olmayan duvar

zor olan bir başka şey de,
duvar olmayan duvara konuşmaktır.

tamlama

tamamlama gecesi.
önce yazıları tamamlamakla başladım, bitmez bir tamamlama halindeyiz zaten. kafaların dingin olduğu zamanların hasreti ağır basar genelde. durun. bedenen durun önce. bekleyin. ve hatta bazı şeyleri karşılayın. öylece durarak.

sonuna kadar izlenmeyen filmler ve kitaplar için, bir yerde okumuştum ki,
beyin onları tamamlamak için efor sarf ediyormuş. bilinçaltımı zorlamayayım diye sonuna kadar sabrettiğim (elbette en berbat şeylerin bile mutlaka işe yarar çıkarımları var) filmler, kitaplar var.
-bokunu çıkartmıyorum tabi-

bu kadar film ve kitap yani somut şeylerde işler yürüyor da, soyut şeyler tıkayıcı. baya, zamana çomak sokar gibi bir şey.
soyutluk, var olmayan üzerine düşünme halleri, varsayımlar, acabalar filan oldukça garip. değişen bir şey olmasa da düşünceler, kararlar tamamlanma aşamasına geldiğinde zamanın akıp gitmesine izin verebildiğinde.. işte o, başka hoş bir şey. derin derin nefes almak gibi. derin derin nefes alabilmek gibi. adımların yavaşlayabilmesi gibi. insanın kendisini şelalelere değil de dingin sulara benzetmesi..
tamam mı. hayır. ve o, hiç bir zaman da olmayacak. ama tamama yaklaşmak, o durumun görülebilen tamamına ilerlemek falan mümkün.
boku çıkan, bu yaşam işte.
dönüp dönüp durmaca.
dönerken yorulmaca.
o duyguların sonsuzmuş gibi yaşanması ama sonsuz olmadığının da bilinci.

neşesi, ertesi güne tutunma nedenleri, hayali yarım bırakılanlar kümesindeyim.
bu güzel gecenin, güzel saatlerinde kalp kırıcıları -istemsiz halde- gülüşleri ve sıcaklıkları ile hatırladığım için kendime sövmekteyim.

ama işte / 14 Aralık

içim el vermedi böylesine
gücüme gittiği de doğru.

ama ya işte.
*
iyimserliği-mi  tüketenlere sövgüler.

beden ve ruh / 23 Nisan

kıyılarımdan geçti
üzüntülerimde gezindi
huzuru serpti
içimi çözdü

beden ve ruh film müziği

nefes

güven ne güzel şey.
sevgi ne güzel şey.

durmaksızın zihnimin tekrar ettiği o muhteşem şeyleri,
içime doğru yayıyorum,
her yanıma bölüştürüyorum.
çoğalıyor.

olmuşlara, olanlara, olacaklara
böyle direniyorum.

derin, sıcak ve huzurlu bir nefesle bahara kollarımı açıyorum.

'yalnız  kalamam dediğim bütün zamanları yaşlılığıma çakmışlar' gibi bir şey

sen istanbuldan daha güzelsin.

varlığa alışmak > yokluğa alışmak

atılamayan ve satılamayan üzüntüler

aile: insanı en çok dağıtan şey.
anne: kendisinden başka çok kişiyi düşünen kişi.
baba:kendisinden başka kimseyi düşünmeyen kişi.
çocuk: duyguları sömürülen ve öne sürülen, anne ile baba arasında yuvarlanan kişi.,

böyle sevme kimseyi

hiç
rüya
kabul
bir kez olsun çok özledim de

çıkmaz

Gerçekler çok yorucu, dahası içimi eziyor
Diğer türlüsünden de samimiyetsiz  bir kandırmaca, öncelikle insanın kendisini ve kendisiyle olanları.
Beni çıkmaza sokan kısım,
iki yana da tutunamayıp içimin kavrulması.
Halimin bilinci de başka bir yük.
Biriktim,
Dökülmek istiyorum, şelale gibi hızla ve durmaksızın.
Henüz, uykusuz gecelerdeyim.

hall..

halletmek istemekle ilgili biraz.
yo,
çok ilgili.

Bulut.

 Ah, bir yaşam bitti. Ölüm sıfırlıyor çok şeyleri. Bir yaşamın güzelliği, Bulut 'un yaşamı son buldu bir çırpıda. 

Acı çekmeden ölmüş olmanı umuyorum. 

Bitti ama bitmedi. Gitti ama gitmeyecek. 

Umutla bildim seni, şimdi umudunun bittiği yerde ölümdeyiz. 

Tarifi ne mümkün kalanların yaşadığı acı. Herkes kendince parça parça, herkes seninle kalan anılarda, seninle daha fazlasını paylaşamamışlığın derin hüznünde, ışıl ve renkli fotoğraflarında. 

Artık sarılmak mümkün olmayacak, dokunmak mümkün olmayacak, seslenişini duymak mümkün olmayacak ya, ne kötü bunlar. 

Yürekleri parçalanmış bunca insan, seni yaşatmayı mümkün edemesede, varlığının anlamını sürdürecek, artık devamı gelemez anılarını canlı tutacaklar. Ve bir yerlerinden tutunacaklar.

Daha ne çok güzel şeyler söylenir senin için 

ben bu kadarını söyleyebiliyorum. 

İnancına, emeğine ve daha çok şeye saygım ve güzel şeyler yapmış olduğuna teşekkür için bizi senden ayıran tahta parçalarının ardında bulunacağım. üzüntü ve kızgınlık içinde.

bin jip

yerçekiminden ve sözcüklerden bağımsızlık

Amed

bir şehri düşlemek
Amed
hasret.
hayata karşı kırılganlığımızın buluşma noktası.


'zaman zaman dayanamadığım ve çok yakıcı olan şey özlemek'
zaman zaman dayanamadığım ve çok yakıcı olan şey özlemek.

seversin tabi güzel şey

yıldız tilbe 'yi seviyorum. bu geceyi de yıldız tilbe gecesi ilan ediyorum.

sevmeyi çok zorlaştırdı bu insanlar

sadece sevmeyi değil de, konu uzamasın

yapabilen yapsın rica ediyorum

bir şey daha rica edicem

bırakın seven içinden geldiğince sevsin  -zorbalık da sevgiye dahil değil, zorbalık zorbalıktır- 

sevebilirim 

sevebilirsin

sevebilir

20 Ocak, kötülükler anısına

kalp kırıyordunuz
ve bile isteye yapıyordunuz bunu
çünkü içinde bulunduğunuz, karşı koyamadığınız şeyler vardı
ve o şeyler epeyce kötüydü

rüzgarda tozun savrulması gibiydi
baş edemediğiniz o duygularla savuruyordunuz çaresizliklerinizi.
hepsi bu.
iyisiniz ve bir o kadar kötü.