27 Nisan 2017 Perşembe

tamlama

tamamlama gecesi.
önce yazıları tamamlamakla başladım, bitmez bir tamamlama halindeyiz zaten. kafaların dingin olduğu zamanların hasreti ağır basar genelde. durun. bedenen durun önce. bekleyin. ve hatta bazı şeyleri karşılayın. öylece durarak.

sonuna kadar izlenmeyen filmler ve kitaplar için, bir yerde okumuştum ki,
beyin onları tamamlamak için efor sarf ediyormuş. bilinçaltımı zorlamayayım diye sonuna kadar sabrettiğim (elbette en berbat şeylerin bile mutlaka işe yarar çıkarımları var) filmler, kitaplar var.
-bokunu çıkartmıyorum tabi-

bu kadar film ve kitap yani somut şeylerde işler yürüyor da, soyut şeyler tıkayıcı. baya, zamana çomak sokar gibi bir şey.
soyutluk, var olmayan üzerine düşünme halleri, varsayımlar, acabalar filan oldukça garip. değişen bir şey olmasa da düşünceler, kararlar tamamlanma aşamasına geldiğinde zamanın akıp gitmesine izin verebildiğinde.. işte o, başka hoş bir şey. derin derin nefes almak gibi. derin derin nefes alabilmek gibi. adımların yavaşlayabilmesi gibi. insanın kendisini şelalelere değil de dingin sulara benzetmesi..
tamam mı. hayır. ve o, hiç bir zaman da olmayacak. ama tamama yaklaşmak, o durumun görülebilen tamamına ilerlemek falan mümkün.
boku çıkan, bu yaşam işte.
dönüp dönüp durmaca.
dönerken yorulmaca.
o duyguların sonsuzmuş gibi yaşanması ama sonsuz olmadığının da bilinci.

neşesi, ertesi güne tutunma nedenleri, hayali yarım bırakılanlar kümesindeyim.
bu güzel gecenin, güzel saatlerinde kalp kırıcıları -istemsiz halde- gülüşleri ve sıcaklıkları ile hatırladığım için kendime sövmekteyim.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nefes ve öteki şeyler

  geçiş dönemlerinde, eylemin büyük önemi var. sadece aklımızla değil, bedenimizle de bu geçiş dönemine girmemiz, kendimize hayatı kolaylaşt...