Hafif hissetmek için bunca şey... Ve sonra bir anın unutulabilir hafiflikte olması büyük bir ağırlık olarak çökebilir.
Birhan Keskin,
unutmak için verdiğim bunca çabadan
geçtiğim bunca yıldan sonra
tam unutmaya alıştırmışken kendimi
artık unutmak istemediğimi fark ettim
- artık unutmak istemiyorum!
diyor.
Büyükanneannem, 90larında. Yıllar yıllar öncesine dair anılarını hep ve aynı tazelikte hatırlıyor.
Paraşütle atlasam unutmam, kaykaydan düşsem, kolum kırılsa unutmam, diş ağrımı unutmam.
Tertemiz ve sere serpe uykuyu da unutmam. Hafif ne, hafiflik ne, unutulmayan ne?
Yaşarken devleşen, altından kalkamayacak gibi olduğumuz ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak dediklerimiz, gözümüzden yaşlar gelene ve karnımız, çenemiz ağrıyana kadar güldüklerimiz nasıl da yoklar şimdi.
Rebecca, öyle büyük büyük şeyleri değil, detayları unutmaktan korktuğunu söylüyor.
Yapılan uzuuuuun, deriiiiin, yoğuuuun konuşmaları hatırlıyorum da... Birkaç cümle, bir nefes veriş, gözlerin bakışı kalmış geriye. Detayları.
Unutamıyorum. Ya da hatırladığım demeliyim. Sadece bazıları işte.
Evet, yine burada ve merhaba.
Düşüncelerimiz, anılar, bazen araç lastiği çöplüğü gibi görünüyor gözüme.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder