28 Şubat 2014 Cuma

öyle hissediyorum ki, tedirginlikler süslüyor günümü. geriliyorum. sanki çocuk ruhum büyük tehditler içeriyor. annemin 'aklından çıkarma' dediğini bir anlığına unutmuş gibi mahcubum.
her bir adımı planlanmış yola çıkacak zamanı beklerken uyuya kalmış gibiyim.  böyleydi. oturdum. düşünmedim bile.

hiç bir şey gelmedi aklıma, sen de. mum yanıyor, su duruyordu masa da. 
bir şey isteği
mesela
yolda biriyle karşılaşma, bir haber alabilirmiş hissiyatı gibi. olur ya insanın kıyısında köşesinde, öyle. 

zamanı uzatıp kısalttık denkleşsin diye
hep vaktinde gelirsin ve nedensiz değilsin. tedirginliğimi bölersin, gökyüzündeki koyu renkli bulutları dağıtmak gibi senin bu yaptığın. bazı anlar hiç bitmesin. 

çocuk ruhu zora sokuyor insanı, bu yüzden büyüklükte cesaret bulamadıklarımızı çocukluğumuza atarız. düşünemem, çocuklaşırım, anneme ömür biçilmesin. 

seni düşününce bir sarılma isteği geliyor, gidesiye değil.  küçük taburelerin üzerinde yudumladıklarımız geliyor, bir sokak arasında. yaşamın bir kenarında kalıp bütünden kopasımız gelmiş, kaçıp oraya saklanmışız gibi. bitmiyor olan, bitmeyecek olacaklar ve bulacağız hep bir neden bitirmediğimizden birbirimizi. aman,yeter ki çay soğumasın. zamanın ağır şarkıları eşlik etsin bize, ahmet kaya susmasın. eksilmeyelim.

ne de öznesi bana yakın gibi görünüyor  hep ama  gerçek, sensiz olmaz bu benlilik.  
kesişen çocuk yollarımız var, sarılan büyük bedenlerimiz. aynı sıfatlardaki benzer insanlar tanımışız. baharı seviyoruz, birlikte nar yiyoruz. keklerle doğuyoruz.
belkiler takılıyor aklıma... 

sen gitme.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nefes ve öteki şeyler

  geçiş dönemlerinde, eylemin büyük önemi var. sadece aklımızla değil, bedenimizle de bu geçiş dönemine girmemiz, kendimize hayatı kolaylaşt...