5 Mayıs 2024 Pazar

Hıdırellez, Ben, Anneannem

 



Ben pek ritüel bilmem, aklım da pek almaz. Biri hariç: Hıdırellez. 

Hıdırellezi anneannemden öğrendim. Kendisinin gençliğinde köyde nasıl kutlandığını anlatmasından öğrendim. Ateş yakarlar üstünden atlarlar; çocuklar, gençler, yaşlılar, bir arada olur; şenlik ve coşku yaşanır. Anneannem anlatırken ses tonunun değişmesinden tahmin edebildim. Heyecanlı, şenlikli, coşku dolu olduğunu ve şimdiki anlatışta bir özlem esintisini. Anneannemin gözlerinden ve sesinden çıkan şey ikna etmişti beni, hıdırellezin harika bir şey olduğuna. 


Biz, anneannemle o eskilerin izinde devam edebildik sadece. Anneannem, hıdırellez günü kendisine, bana, anneme, diğer torunlarına niyetle dilek dilerdi. Dileklerini kağıda yazardı.  Evin su yeşili mutfak penceresinin önündeki doyurucu kokuya sahip kırmızı ve pembe güllerin dallarına dilek yazılı kağıtları asardı. Ertesi gün arayıp hayırlı olsun, derdi. Ne dilerse dilesin sağlık, bereket, huzurla olsun, derdi. Bir dilekte bulunup onu zamana teslim etmekte anneannem çok iyiydi. Anneannemin duası, dileği, zamana teslim edişi kalbimi yumuşacık yapar, anneannemin hayalleri bana sıkı sıkı sarılırdı gelecekten. Oh. 


Yıllar yıllar böyle geçti. Anneannem ve rahmetli dedem yaş aldıkça köy koşulları onlar için zahmetli hale geldi, şehre taşındılar. Çoğunluğu şehirde, aralıklarla köyde yaşıyorlardı. Yıllar böyle de geçti. Önce ben uzaklaştım köyden, sonra anneannem uzaklaştı. Alıştıklarımızı unutuverdik, unuttuğumuzun farkında olmadan. 


Birkaç yıl önce, Mayıs ayı başında bir gün, önce anneannemi sonra annemi aradım. E hani hıdırellez diye bir şey vardı, dedim. İkisi de köyde değildi, burada gül ağacı bile yok, dediler. Seslerindeki biraz hüzün biraz sitem mi... Anneannemin evinin ahşap merdivenlerinin ağlamaklı gibi duyulan gıcırtısı geldi kulağıma…


Nasıl yapılıyor anlat, ben yaparım, dedim anneanneme. Anlattı. Gidip gül ağacı aldım. 5 Mayıs günü önce anneannemi aradım, dileklerini dinledim, yazdım, çizdim, kırmızı iple bağladım, üstüne anneannemin adını yazdım. Sonra annemi aradım, dileklerini dinledim, yazdım, çizdim, kırmızı iple bağladım, üstüne annemin adını yazdım. Sonra da kendi dileklerimi dinledim kendimden, yazdım, çizdim, kırmızı iple bağladım, üstüne adımı yazdım. Üçümüzün dileklerini gülün dalına astım. Ertesi gün ikisini de arayıp hayırlı olsun dedim. Coşkusu kalbinde daim, ferahlığı yolunda işaret olsun. 


Yıllar önce ve yıllarca anneannem hayal kurmanın coşkusunu, zamana güvenmeyi bize böyle yaşatmıştı. Anneannemin, annemin, benim ve pek çok insanın aynı zaman diliminde kalbindeki coşkuyu dinlediği, huzurlu zamanların hayalini kurduğu, zamana güvendiği bir gün. Bana umut veriyor. Geleceğin bana, anneme, anneanneme ve başka insanlara sarılması. Oh.


Hayalini kurduğumuz zamanın, içimizdeki coşkuyu daim tutarak ve değişen şeyler olursa da hayallerimizin değişmesine izin vererek ilmek ilmek örerek içinden geçilecek bir yaşantıya dönüştüğünü biliyorum. 


Doğanın bereketi, baharda açan yaprakların coşkusu bizimle olsun.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nefes ve öteki şeyler

  geçiş dönemlerinde, eylemin büyük önemi var. sadece aklımızla değil, bedenimizle de bu geçiş dönemine girmemiz, kendimize hayatı kolaylaşt...