21 Aralık 2016 Çarşamba

Ölümün de hikayesi

Büyük babannem - dedemin annesi-
ne zaman bir ölüm olsa derdi ki:

'Allah ölümü kime vereceğini düşünüyormuş.
Bir türlü karar veremiyormuş.
Sonra demiş ki
Dağ, çok kuvvetli ona hiçbir şey olmaz.
İyisi mi ben ölümü dağa vereyim.
Ve ölümü daha vermiş allah.

Bir dağ ölmüş
Ve diğer dağlar yıkılmış,  parçalanmış, ne ağaç kalmış ne hayvan dağlarda. Dayanamamış dağlar acıya.
Allah yanlış bir karar verdiğini düşünmüş.
Dağların halini görünce, ölümü dağlardan almış.

Sonra,
İyisi mi suya vereyim. Her şeyin besleyicisi su, berekettir. Su dayanır demiş.

Su ölmüş
Diğer sular çekilmeye başlamış, kurumuş, küçülmüş.
İçlerinde canlılar yaşayamaz olmuş.
Allah yanlış bir karar verdiğini düşünmüş.
Suların halini görünce, ölümü sulardan almış.

Sonra,
En iyisi ben ölümü insana vereyim demiş allah.
Ölümü insana vermiş.

Bir insan ölmüş.
Ölü ortada kefen içinde, sevdikleri yanı başında. Ağlıyormuş insanlar, nasıl dayanılır bu acıya diyorlarmış. Ağıt ediyorlarmış.

Bir anda, bir kaplumbağa ağır ağır yürümeye başlamış insanların arasından. Sırtında bir incir yaprağı. Ne hikmetse, duruverirmiş sırtında kaplumbağanın. 

Birkaç insan gülüşüvermiş bir anda. Sonra mahçup olmuşlar. Etraflarındaki diğer insanlar onları ayıpsamışlar.

Sonra düşünmüş allah,
İnsan ölüme dayanır. Daha ölü defnedilmeden gülüşmeler oldu.
Ben ölümü insana vermekle iyi ettim, demiş.

O gün bugündür, ölüm insanlar için.

Yaa güzel kızım. Ölüm hepimiz için. Alışıyor insan ölümlere. Sırası gelen ölünce alışmak daha kolay da, vaktinden önce gidene yürek dayanmıyor. '

Kim öldü ise hep bu hikayeyi dinledim ben büyük babaanneden.
O öldüğünde ise bu hikaye geldi ve durdu aklımda. O günden beni durur.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

nefes ve öteki şeyler

  geçiş dönemlerinde, eylemin büyük önemi var. sadece aklımızla değil, bedenimizle de bu geçiş dönemine girmemiz, kendimize hayatı kolaylaşt...