BİR GÜN
Kaynayan suyun buharı camlardaydı. Ihlamur kokusu mutfaktan başlayarak evin her yanında geziniyordu. Şefkat sarmıştı evi büsbütün şefkat. Ilık ve güvenli yuvasında böylece dururken gezinti yapmanın ne güzel olabileceğini düşündü.
DİĞER BİR GÜN
Gezinti, bir hayal olmanın ötesinde adımlara, sokaklara, bir rotaya dönüştü.
BAŞKA DİĞER BİR GÜN
Gezintinin içinde kuşları, ağaçları, sokakları, patikaları izledi. Kuş olmayı, ağaç olmayı, sokağın kendisi olmayı, insanların patikalarını düşündü. Gördü, dokundu, tattı, duydu, kokladı… Bir de evi saran ıhlamur kokusu dolu günü hatırladı.
DAHA BAŞKA DİĞER BİR GÜN
Ihlamur ağzına dolup henüz boğazından aşağı doğru inmişti. Bir bakıma keşif bir bakıma arayıştı, başka bir bakıma bir savaşı andırmıştı bu gezinti. Biraz yaralı biraz yorgun, biraz cesur ve biraz da kırılgan… Sesiz ve sakindi, acısının ve gücünün ağırlığını kıyaslamak mümkün değildi. Hepsiydi. Hepsiyle var olmada iyiydi.
SON GÜN
Bir gün başka bir gezintiye çıkmak isteyeceğini biliyordu. Zamanı geldiğindenin zamanını bekleyeceğini biliyordu. Uykuya daldı.